Pazartesi, 22 Şubat 2016 23:31

Diyarbekiri Hokin - Onnik ve Ara Dinkjiyan


Ünlü Ermeni müzisyen ve ud sanatçısı Ara Dinkjian'ın babası olan Onnik Dinkjian’ın, oğlu ile birlikte yaptıkları “Diyarbekiri Hokin” isimli Diyarbakır’dan Ermenice şarkılar içeren çok özel bir albüm yayınlandı.
Bu albüm ile ilgili kısa bir filmi yazının sonundaki linkten izleyebilirsiniz.

  ara onnik dinkjiyan istanbul konseri lowAra ve Onnik Dinkjiyan - İstanbul Konseri

Dünyanın en iyi ud müzisyenlerinden birisi olan, Ara Dinkjian 1958 de Amerika’da dünyaya gelir. İlk müzik eğitimini babasından alır, ve ilk kez sahneye 5 yaşındayken, 1964'te New York'ta düzenlenen Dünya Fuarı sırasında, babasıyla çıkar: Perküsyon çalar.

1986'da ABD'de perküsyoncu Arto Tunçboyacıyan ile Night Ark grubunu kurar. Bu grupla 4 CD çıkartırlar. Etnik caz türünde çalışmalar yapan grubun ismi Nuh'un Gemisi'nden esinlenilmiştir. Besteci, aranjör Onno Tunç'un da yakın dostu olan Dinkjian, onun aracılığı ile pek çok ünlü Türk müzisyenle ortak çalışmalar yapar.

 

Ailesi "1915 Ermeni Tehciri"nde Diyarbakır'dan Halep'e oradan da Fransa'ya göç eden Ermeni bir ailenin çocuğu olan Onnik Dinkjian ise 1929 da Paris’te doğar. Daha 5 yaşındayken babası ölünce yetim kalır ve kardeşleri ile birlikte yine Diyarbakır’dan göçmüş olan Ermeni bir aileye evlatlık verilirler. 2. Dünya savaşı sonrası üvey ailesi ile birlikte Amerika’ya göç eden Onnik hayatının geri kalanında burada yaşar, hayatı boyunca hep müzikle ilgilenir. Ailesi ve yakın çevresi ile Anadolu kültürüne yakın durur hep, memleketim dediği Diyarbakır’ı hiç görmeden ama hayatı boyunca babasından dinlediği hikâyelerle kafasında bir masal kent oluşturur, Diyarbakır Ermenice şivesinde şarkılar dinler ve söyler.. ancak tüm özlemine rağmen 75 yaşına kadar ailesinin ait olduğu topraklara gelmeye fırsat bulamaz.


Diyarbakır'a olan özlemini, bağlılığını bir söyleşide şöyle dile getiriyor: "75. doğum günümde Ara bana bir Anadolu gezisi hediye etti. Armen Aroyan diye bir mihmandar dostumuz 9 arkadaşımızla birlikte bizi gezdirdi. Gezideki herkesin baba topraklarına gittik. Urfa, Van, Diyarbakır, Elazığ çok güzeldi. İlk o zaman geldim Diyarbakır’a, çok gezmedik bir gün sadece ama bana yetti. Bir günlük Diyarbakır gezisinin ardından altı ay ağladım. Benim çocukluğum Diyarbakır öyküleri dinlemekle geçti. Babam (anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için burada vaftiz babasını kast etmiş…) bana hep Diyarbakır’ı anlatırdı. Eve her misafir geldiğinde Diyarbakır konuşulurdu. Düşünün ki, çocukluk hayatım boyunca tüm bunları duyarak büyüdüğüm için tüm Ermenileri Diyarbakırlı sanıyordum. Diyarbakırlı değilse Ermeni değildir herhalde diye düşünüyordum. O kadar bütünleşmişti bizim hayatımız Diyarbakır’la."


 onnik garod belgeselde surp giragos kilisesi 400 loBelgeselden bir sahne- Onnik, Diyarbakır Surp Giragos Ermeni kilisesi önünde

İlk kez 12 yıl önce Türkiye’ye gelen Onnik ve Ara, sonraki yıllarda birçok kez, konserler vermek üzere ülkemize dönerler. Dinkjiyan’ların, yüzyıl önce ailelerinin sürgün edildiği topraklara olan bağını anlatan bir belgesel film de çevrilir:

Baba ve oğul iki Ermeni müzisyenin müzikal yolculuklarını, diyasporada kurulan yaşamlarını ve yeniden yaratılan müzikal geleneği anlatan bir belgesel : GAROD Ermenice’de hasret demek. Halkından yoksun kalmış topraklara, memlekete ve sonsuza dek kaybolmuş bir zamana duyulan hasret. Filmde mütevazılığı, sevecenliği, bir o kadar da hüzünlü tavrıyla izleyicileri mest eden Onnik, damarlarında bu toprakların tüm kültürel mirasını taşıdığını gösteriyor.

 


ve maalesef, bu topraklarda insana dair birçok güzellik yok olup, gidiyor;
dostluk, kardeşlik, barış dizelerde, türkülerde veya sadece sözlerde kaldı… 

 

 

Yorum yapmak için oturum açın

Sosyal Medya