Perşembe, 05 Mayıs 2011 15:14

Hıdırellez Geldi...

Hıdırellez günü Kutlu olsun... Tüm dilekleriniz gerçeğe dönüşsün...

Hıdırellez, bütün Türk, Balkan ve hatta Ortadoğu dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Kültürümüzde "Ruz-ı Hızır" (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır.

Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü, Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs olarak kutlanır ve eskiden kullanılan "Rumi takvim olarak da bilinen" Julyen takvimine göre ise 23 Nisan günü kutlanmaktadır.

Ülkemizde Hıdırellez Bayramı 6 Mayıs tarihinde kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi yortusu olarak kutlarken, aynı şekilde Katolikler de St.Georges adıyla kutlamaktadırlar.

hidirellez dilekagaciHalk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs Günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olaydır.

Hızır ve Hıdırellezin kökeni hakkında birçok farklı teori vardır. Hıdırellezin Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; ve hatta İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu düşüncesi oldukça gerçekçidir. Hıdırellez Bayramı’nı ve Hızır inancını tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle ilgili bazı tanrılar adına çeşitli tören ve ayinlerin düzenlendiği görülmektedir.

Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölmezliğe ulaşmış; zaman zaman özellikle baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Tanrı katında ermiş bir Ulu - Aziz ya da peygamberdir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür.

Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özellikler şunlardır:

  • Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
  • Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım eder.
  • Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
  • Dertlilere derman, hastalara şifa verir.
  • Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
  • İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder. Uğur ve kısmet sembolüdür.
  • Mucize ve keramet sahibidir.hidirellez gul dilek

Hızır, bu nitelikleriyle mitoloji dünyasının kendilerine üstün yetenekler atfedilen tanrılarını da hatırlatmaktadır.

Hıdırellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur. Hıdırellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.

 4-6 Mayıs  Edirne Gezisi 

Edirne Kakava - Hıdırellez Şenlikleri Gezisi için tıklayınız...

 

Hıdırellez kutlamaları  Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdırellez gecesi gül ağacının altına dilek bırakılır veya istediklerinin küçük bir modelini çizerler ve koyarlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı yörelerde de Hıdırellez ateşi yakıp, dilek dilerler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar.

Hıdırellez'de baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törene İstanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum’da “mani çekme” adı verilir.

Törenler baharda doğanın ve tüm canlıların uyanmasıyla eş anlamlı olarak insanların da talihlerinin açılacağı inancıyla, şanslarını denemek için yapılır. Hıdırellez'den bir gece önce bahtını denemek ve kısmetlerinin açılmasını sağlamak isteyen genç kızlar yeşillik bir yerde veya bir su kenarında toplanırlar. İçinde su bulunan bir çömleğe kendilerine ait yüzük, küpe, bilezik gibi şeyler koyarak ağzını tülbentle bağladıktan sonra bir gül ağacının dibine bırakırlar. Sabah erkenden çömleğin yanına giderek sütlü kahve içip ağızlarının tadının bozulmaması için dua ederler. Ardından niyet çömleğinin açılmasına geçilir. Çömlekten içindekiler çıkarılırken bir yandan da maniler söylenir. Buna göre eşyanın sahibi hakkında yorumlar yapılır. Hıdırellez'e özgü bu uygulama temelde bu şekilde yapılmakla birlikte, yörelere göre bazı farklılıklar da gösterebilmektedir. Son zamanlarda ise bu tören yalnızca evde kalmış kızların kısmetini açmak amacıyla yapılmaktadır.

 

Yorum yapmak için oturum açın

Sosyal Medya